Genel

GS ve Marka

Marka konusunda çok konuşacak değilim. Ancak Türkiye’deki spor klüpleri içinde marka olarak sıralayabileceğimiz bir tek 4 büyükler var. Bunların dışında da güzel takımlar yok değil. G. Birliği, Altay gibi.. Ben 4 büyüklerden yola çıkacağım ve bir konuya gireceğim.
İlk konum, Özhan Canaydın’ın bilirkişiler tarafından “Strateji Dehası” ile 3 kez başkan olması. Özhan Başkan’ın bu kez yerini Şardan’a kaptıracağından emindim. Ama Şardan’ın çok iyi bir rakip olması Canaydın’a da can kattı. Güzel ve çekişmeli bir seçim sonrası Adnan Polat tekrar sahnelere geldi. Ben mutlu oldum ve Canaydın bunu her defasında nasıl başarıyor diye de merak etmedim değil. Tam bittiği noktada “stratejik bir isimle” geri dönen bu kişi, hakikaten “strateji dehası” mıdır değil midir, bunu 1 yıl sonra görürüz. Çünkü, Sevgili Başkanım, bu stratejik isimleri 2 yıl içinde harcayarak rekora doğru yürümekte. Hakkında güzel bir tez yapılası Başkanı yine de sevdiğimi belirtmeliyim. Umarım Başkan ülkemizin bu nadide klübünü, Şardan’ın da fikirlerini alarak tam anlamıyla “en güzel yere” taşır. Bence strateji dehası olmak ta budur!
İkinci konuma gelince, gerek ülkemizde gerekse yutdışında bizi temsil eden tek klüp. Bir dönem-ki çok uzun zaman önce değil- Dünyanın en iyi 3 takımından biri olmuştur. Yurtdışından bile bir çok taraftar elde etmiştir. Başarılarını ise ağırlıklı olarak yerli sporcularla elde etmiştir. Dünya Kupasındaki 3. lükteki payda, 6 oyuncu ya GS’li idi ya da GS kökenli. Daha güzel günler ve yerler için yeni yönetime ve taraftara ciddi görevler düşüyor.

Comment here