Manşet

Felaketlere karşı ortak kurumlar var mı?

Aralık 2019 yılında Çin’de patlak veren bir korona virüs olan Kovid-19 sadece birkaç ay içinde dünyayı etkisi altına aldı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi ilan edildi. Uluslararası bir sıkıyönetim ilan edildi. Global köy olmakla övünürken, herkes kendi köyüne döndü. İçine kapandı. İnsanlığın var oluşundan beri savaşlar, salgınlar, afetler olageldi. Ama bunlar bütün dünyayı kısa bir süre içerisinde tehdit etmemişti. Aslında dünya savaşlarında da durum bundan çok farklı değildi. Tek farkla o zamanlar düşman görünürdü.

O zamandan bu zamana çok şey değişti ve biz insanlık olarak çok geliştik. Ya da öyle sandık.

Demek ki üstün ırk olan biz insanlar, bir ayrıntıyı gözden kaçırmışız. Başımıza filmlerdeki gibi hepimize yönelik bir tehdit geldiğinde ortak hareket edecek mekanizmalarımız da, stratejilerimiz de yokmuş. Yani filmini yapacak kadar endişelendiğimiz, bir gün birden bire gelebilecek bir felaket için elimizdeki en önemli silah tıpkı avcı olduğumuz dönemlerdeki gibi mağaramıza, evimize saklanmakmış.

Bu tarz bir virüsün şöyle bir etkisi olacağını umuyor insan; bütün ülkeler bir araya gelir, güçlerini ortaya koyar, çözümler bulur ve bulunan çözümler insanlığın hizmetine sunulur. Maalesef öyle gelişmedi ve gelişmiyor olaylar. Yine aynı filmlerdeki gibi herkes farklı bir yöne kaçışmaya, birileri ise kahraman olmaya çalışıyor.

Allah’tan İnterneti keşfetmişiz de insanlar hayatlarının önemli bir kısmını onu kullanarak devam ettirebiliyor. Yoksa ne devletlerin ne de sivil toplum kuruluşlarının elle tutulacak düzeyde ortak bir şey yapacağı yok.

Bugün pandemi ile imtihandayız. Son 20 yıldır küresel ısınmanın gezegenimize yönelik tehdidini konuşuyoruz. Küresel soğuma konusundaki söylentileri de şimdilik duymazlıktan geliyoruz. Vekalet savaşları, ticaret savaşları, ekonomi savaşları gündelik hayatın bir parçası. Ama tüm bunlara rağmen ortak hareket edebileceğimiz mekanizmalar ya yok ya da çok zayıf halde.

Oysa robotlardan, yapay zekadan, farklı gezegenlerde yaşamdan falan bahsediyor ve ne güzel hayaller kuruyorduk:)

Görsel: Ufuk Küçükyılmaz

Comment here