Genel

Bir Pazar-lamacı Öyküsüdür

Bu yazı, blogumun hemen sol üst yanındaki tümceyi bana hatırlatan, sevgili Mertcan1’in uyarısına istinaden klavyeye alınmıştır.
Hep pazar-lama öyküleri anlatılacak değil ya. Bir de pazar-lamacı öyküsü anlatalım. Anlatalım da, biraz mola verip rahatlayalım. Kahve almanız tavsiyedir. Cafe Crown fındıklı veya vanilyalı mesela..
Sene 1995. İşletme öğrencisi genç kız, yıllar önce abisinin şarkıcı olmayı seçmesi, ablasının hesap-kitaptan nefret etmesi üzerine, zorunlu olarak babasının küçük ticarethanesinde çalışmaya başlar. 5 yaşındaki bu ticaret serüvenini, mühendis olarak noktalamak isterken, işletmeci olarak kariyerine devam etmek zorunda kalır. Okul hayatı boyunca kaimmakam olmayı isterken, hocalarının “Senden kaimmakam olmaz evladım. Olsa olsa pazar-lamacı olur!” dayatmalarına dayanamaz, zaten kaimmakam olmakta oldukça güçtür, pazar-lamaya sarılır.Esasen bu dayatmalardan çok, kendini hep bir şeyleri pazar-larken yakaladığı için, bu meslekte karar kılar. Çok defa bu haline kendi de güler. Bir keresinde fakültenin en güzel kızına aşık olan bir genç yanına gelir ve “Ben o kızı çok seviyorum.Ama biliyorum ki, kesinlikle bir birlikteliiğimiz olamaz” şeklindeki duygularını dile getirir. O gün pazarlama stratejileri ve oyunlar teorisi dersinden çıkmış bulunan kızımızın aklına cin bir fikir gelir.
Yazımıza konu olan kız:
-Bak dostum! Bir film izlemiştim. Siyah-beyazdı. Amerikalı bir adamın İngiltere’ye manganez satmak için harcadığı çabaları ve büyük başarısını anlatıyordu. Adama, İngilizlere değil manganez, ekmeksiz kalsalar un bile satamayacağını söyleyip, vazgeçmesini salık veriyorlardı.Ama o şöyle bir karşılık vererek yoluna devam etti.
“En iyi öğrenci; kensini hocasına en iyi satan öğrencidir! En iyiyi yapacağım ve satacağım!”
Aşık Genç:
-Ne yani bir meta gibi, kendimi pazar-lamamı mı istiyorsun?
Yazımıza konu olan kız:
-İyi bir stratejiyle,evet, neden olmasın?
Aşık Genç:
-Peki ama nasıl?
Yazımıza konu olan kız:
-Cesur ve inançlı ol bayım! Sıradışı yöntemler bul! Kızın canını sıkma! İlgisini çek ve kaç! Birgün cebindeki şirin bir tek kırmızı gülü uzat ve “Sadece bilmeni istedim” de ve başka açıklama yapmadan çek, git. Başka bir gün ona en sevdiği şairin kitabını uzatıp, içinden işaretli yere parmağını bastırıp, “Keynes’in bunun için de bir formülü var mıdır?” de, açıklamsını ve şaşkınlığını görmeden kaybol. Birgün prensesler gibi selamla, diğer gün sadece gözlerinle ilet selamını. Dikkatini çekmeyi başar önce.Sonra seni merak etmesini sağla. En son o seni isteyecek ve alacaktır. AIDA olayı 😉
Aşık Genç:
-Ya çok kızarsa?
Yazımıza konu olan kız:
-İlk madde bayım.Cesur ve inançlı ol!
.
.
1 aylık koordineli bir çalışma ile insan ilişkilerini de pazar-lamaya konu yapan kız, arkadaşlarının mutluluğuna sevinirken bulur kendini okul kantininde.
Okul bitmiştir ve pazar-lama dünyasına girmek vakti gelmiştir. Kızımız iş aramaktadır. Bu öyküyü daha sonraya bırakıyor, pazar-lamacı öykülerinizi bekliyoruz.
Not: Yukarıdaki gençlerle ilgili bir anekdot vereyim. İkisi de siyasi fragsiyon olarak, zıt noktalarda temsilci konumundaki insanlardı. Biraraya gelmeleri, sadece duygusal olarak değil, teknik olarakta mümkün değildi. Pazar-lama hayatlarına girene dek:)

Comment here